Ana sayfa/Sanal Sergi/Ziziphus jujuba Mill.
Ziziphus jujuba Mill.

Ziziphus jujuba Mill.

Hünnap

Eser tekniği

Kâğıt üzeri suluboya ve karakalem

Boyutları (boy x en cm):

42 x 29.7 cm

Kısımlar ve ölçek bilgileri

[A1] Genel görünüş (x1) [A2] Ağaç görünüş (x1/40) [B] Çiçek (x6) [C] Gövde detay (x1/4) [D] Dal detay (x1) [E] Meyve kesiti (x1) [F] Tohum (x1)

ASBA

Hünnap, Doğu Asya kökenli olup binlerce yıldır Anadolu’da da yetiştirilen, mütevazı görünümüne karşın besleyici değeri ve kültürel derinliği yüksek bir meyvedir. Halk arasında innap, ünnap, çitlenbik, çiğde, hünnap eriği gibi adlarla da anılır. Özellikle Ege, Marmara, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı bölgelerinde doğal olarak yetişir ya da köy bahçelerinde korunur. Zeytin büyüklüğündeki meyvesi, yeşilken gevrek ve ekşimtırak, olgunlaştığında ise kahverengiye çalan, tatlı ve kuru hurmaya benzer bir aromaya kavuşur. Bu yüzden bazı yörelerde “Anadolu hurması” olarak da anılır. Hünnap, hem taze hem kurutulmuş olarak tüketilir; ayrıca çay, şurup, marmelat ve şekerleme formunda kullanımı da yaygındır. Meyvelerinden yapılan sirke de son yıllarda bağışıklığı güçlendirme özelliği sayesinde önem kazanmaya başlamıştır. Kurutulmuş meyveleri geleneksel olarak boğaz yumuşatıcı, öksürük giderici ve bağışıklık güçlendirici olarak değerlendirilir. Yemek kültüründe, özellikle kırsal alanlarda hünnap kurusu kaynatılıp içecek, komposto, pelte ya da tariflere eklenen doğal tatlandırıcı olarak kullanılır. Taze meyvesi ise okul dönüşlerinde çocukların ceplerinde taşıdığı, çitlenerek yenen bir sonbahar atıştırmalığıdır. Bugün şehirleşmeyle birlikte azalan yaygınlığına rağmen hünnap, yerel pazarlar, kırsal bahçeler ve hafızalardaki tadıyla yaşamaya devam eder.

Ressamın Anlatımıyla

Nilgün Alioğlu: “Meyvelerinin olgunlaşma sürecindeki renk geçişlerinden çok etkilendiğim için 'Hünnap' ı uzun zamandır çizmek istemişimdir. Anadolu Mirası Sergisi için bitki arayışımda ilk aklıma gelen bitkiydi. Sonbaharın ortalarında İstanbul ‘da semt pazarlarında hünnap meyvesini görürdüm. Benim şansım İzmit- Maşukiye‘ de annemin bahçesinde ki hünnap ağacı artık büyümüştü ve son yıllarda bolca meyve vermeye başlamıştı. Yani artık çizime hazırdı. Bu proje için ilk canlı örneği aldığım zaman, hünnap meyvelerinin olgunlaşmaya başladığı eylül ayıydı, üzeride bol meyveliydi. Yapraklı, meyveli sarkık dallarının çok güzel bir görüntüsü vardı. Meyvelerdeki sarı, kırmızıdan kahveye dönen renklerin yumuşak ton geçişlerini ve canlılığın seyretmeye doyamadım. Arada güneşi az gören dallarda yeşil-turuncu ya da sarı-yeşil henüz olgunlaşmamış dış kabuğu pürüzsüz meyvelerde vardı. Koparması zor olsa da, üst dallarda siyah-mor karışımı olan kurumuş bir meyvede görünce çizeceğim kompozisyon kafamda canlanmıştı bile. Bunları düşünerek planlar yaparken… Bir büyük sepet yanıma kondu. Ağaçtaki meyveleri toplama zamanıydı. Morumsu dallardaki dikenlerin arasından meyveleri toplamak kolay olmadı.

Hünnap ağacını kışın tekrar fotoğrafladım. Yapraklarını dökmüş, zikzaklı, dikenli dallarında pullanmalar oluşmuştu. Bu karakteristik dal yapısını da kompozisyonuma yerleştirdim. Hünnap ağacının çiçeğini canlı olarak hiç görmemiştim. Merakla çiçeklenme dönemini bekledim. Geç çiçek verdiği için ancak mayıs ayında çiçeklenmenin başladığı haberi geldi. Çok küçük, açık sarı- yeşilimsi çiçekleri adeta yaprakların arasında kaybolmuştu. Çiçeklerini görmekte zorlandım ama güzel ve keskin kokusu hala hafızamda. Görsel hafızamdaki hünnap ağacının meyveli sarkık dalının güzelliğini, dikenli, zikzaklı dal yapısını ve minik soluk renkli çiçeklerini acaba çalışmamda yansıtabilecek miydim? Bu endişe ile başlayan çizim sürecim oldukça zor ve uzun zaman aldı. ‘ Dikenli, Kınalı Güzel ‘ imin benimle süren yolculuğu bittiğinde, İstanbul’da yerel bir sergiye de katıldı ve bitki severlerle buluştu.”

Teşekkürler

Hünnap ağacını Kocaeli–Maşukiye’deki bahçesinde yetiştiren ve mevsimsel döngüsündeki tüm aşamalarda örnek almama imkân sağlayan Mualla Eren’e teşekkür ederim.

Floral decoration