
Papaver somniferum L.
Haşhaş
Yerel Adı
Afyon çiçeği , Uykucu
Eser tekniği
Kâğıt üzeri suluboya ve karakalem
Boyutları (boy x en cm):
76 x 56 cm
Kısımlar ve ölçek bilgileri
[A] Genel görünüş (x1,5)
Ressam
Mehmet Kavlak
Haşhaş bitkisinin menşei olarak Batı Akdeniz gösterilmektedir. Bugüne dek bulunan arkeobotanik verilerin en eskisi Anadolu’da, Batman yakınlarında, günümüzden 12.400- 11.250 yıl önceye tarihlenen Körtiktepe’nin Epipaleolitik ve Erken Neolitik tabakalarında oldukça çok sayıda ele geçmiştir. Karbonize olmuş tohumların yanı sıra bir kap içinde mineralize haşhaş tohumları da ortaya çıkarılmıştır. Hitit tabletlerinde tıbbi kullanımı olan bitkiler arasında geçtiği gibi tanrıça Kubaba’nın kabartmalarında da haşhaş motifine rastlanır. Antik dönem kabartma ve fresklerinde sıkça karşılaşılan haşhaş motifleri, bu bitkinin hem ekonomik hem de sembolik değer taşıdığını ortaya koyar. Osmanlı döneminde haşhaş ve ondan elde edilen afyon, imparatorluğun en önemli ihraç ürünlerinden biri olmuştur. 16. yüzyılda Anadolu’yu gezen Fransız doğa bilimci Pierre Belon, haşhaş üretiminin buğday kadar yaygın olduğunu yazmıştır. Evliya Çelebi ise Afyonkarahisar halkının haşhaş tiryakisi olduğunu belirtmiş, bu alışkanlığın sosyal yaşam üzerindeki etkilerini çarpıcı betimlemelerle dile getirmiştir. Türkiye’de 1933 yılında haşhaş üretimi devlet kontrolüne alınmış, günümüzde yalnızca belirli illerde ve Toprak Mahsulleri Ofisi denetiminde gerçekleştirilmektedir.
Haşhaş, yalnızca afyon hammaddesi değil; aynı zamanda Anadolu mutfağının vazgeçilmez bir unsurudur. Haşhaş tohumları, özellikle İç Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde ekmek, çörek ve böreklerin üzerinde ya da içinde kullanılır. Ezilerek haşhaş ezmesine dönüştürülen tohumlar, “katmer” gibi hamur işlerinde değerlendirilir; bazen şekerle karıştırılarak kahvaltılık sürmelik olarak hazırlanır. Ayrıca, haşhaş tohumu yağı da geleneksel yemeklerde tercih edilen doğal bitkisel yağlardan biridir. Anadolu’da haşhaş, yalnızca bir tarım ürünü değil; tarihsel tanıklıkların, kültürel hafızanın ve toplumsal ritüellerin taşıyıcısıdır.
Ressamın Anlatımıyla
Mehmet Kavlak: “İlk yıllarda, bitki çizmeye başladığımda Haşhaş, renkleri, dokusu ve o eşsiz görüntüsüyle beni derinden etkilemişti. O kadar yeniydim ki, bu bitkileri çizebilmek, boyamak bana çok uzak bir hedef gibi görünüyordu. Ama sergi zamanı yaklaştığında, değerli hocamın desteğiyle, işte o an bir karar verdim: Haşhaş... Çizimimi bu bitkiyle yapacaktım. Sergi günü geldiğinde ise hocamın ve izleyenlerin övgü dolu sözleri beni öylesine yüreklendirdi ki, daha da fazla inandım kendime. O ilk sergide, Haşhaş, benim için sadece bir bitki değil, bir başlangıcın simgesiydi. Sonra bir gün, Flora Araştırmaları Derneği’nin "Anadolu'nun Bitki Mirası" projesi duyuruldu. İçimde büyük bir heyecan dalgası yükseldi. Çizmek için önerdiğim bitki, kurul tarafından kabul edilmediğinde, tekrar odaklandım, düşündüm. Yıllar geçmişti. Artık daha farklı bir bakış açım vardı, daha profesyonel bir fırça elimdeydi. Bu sefer, Haşhaş olmalıydı. Kurulun onayıyla, bir kez daha başladım, fakat bu defa her şey çok daha anlamlıydı. Haşhaş'ın formu, renk geçişleri ve dokusu, bir bitki ressamını çok tahrik eden bir özelliğe sahipti. Aynı zamanda insanlık tarihinde, tıbbi alandaki en önemli bitkilerden biriydi. Bütün faktörler bir araya geldiğinde, doğru bir karar verdiğimi, bu bitkinin peşinden gitmek için doğru zamanın şimdi olduğunu içimde hissettim. Sonuçta, ortaya çıkan iş ve içimdeki tatmin duygusu beni öylesine mutlu etti ki…”
Teşekkürler
Bitki temini konusundaki değerli yönlendirmeleri için sevgili hocam Uzman Biyolog Burçin Çıngay’a; kendisinin desteğiyle iletişime geçtiğim Denizli’den Prof. Dr. Olcay Düşen’e ve öğrencisi Ceyda Demircan’a teşekkür ederim.