Ana sayfa/Sanal Sergi/Asphodeline lutea (L.) Rchb.
Asphodeline lutea (L.) Rchb.

ANG Vakfı Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi Resimli Türkiye Florası Projesi Koleksiyonuna dâhildir.

Asphodeline lutea (L.) Rchb.

Sarıçiriş

Eser tekniği

Kâğıt üzeri suluboya

Boyutları (boy x en cm):

70 x 50 cm

Kısımlar ve ölçek bilgileri

[A1 ve A2] Genel görünüş (x1) [A3] Çiçek (x2) [B1] İç tepal [B2] Dış tepal (x2) [C1] Dış sitamen (x2) [C2] İç sitamen (x2) [C3] Dişi organ (x2) [D] Meyve durumu (x1) [D1] Meyvenin enine kesiti [D2] Genç meyve [E1] Olgun meyve [E2] Açılmış meyve ile tohumlar

ASBA

Türkiye'nin birçok bölgesinde, özellikle Akdeniz yörelerinde doğal olarak yetişen sarı çiriş (Asphodeline lutea), erken ilkbaharda toplanan genç sürgünleriyle halk mutfağında kendine özgü bir yer edinmiştir. Bu sürgünler genellikle haşlanarak, yumurtalı kavurma ya da bulgurlu yemekler şeklinde pişirilir. Bazı yörelerde salamura yapılarak saklanır hatta börek içi olarak da değerlendirilir. Sarı çirişin bu çok yönlü kullanımı, yalnızca yerel tatların zenginliğini değil Anadolu halkının doğayla kurduğu üretken ve sürdürülebilir ilişkiyi de yansıtır. Tıbbi kullanımları olduğu da belirtilmektedir.

Ressamın Anlatımıyla

Emel Kangal: “Anadolu bozkırlarının sarı çirişlerle dolu yamacında güneş, altın bir ışıkla doğayı kucaklıyordu. Rüzgarla dans eden çiçeklerin arasında küçük bir sehpanın başında oturan Emel, defterine eğilmişti. Doğanın ressamı olan Emel, sarı çirişin ışık saçan çiçeklerini tuvale taşımaya çalışıyordu. Fakat çizimler, istediği canlılığa bir türlü ulaşamıyordu. Bir an durup sırt çantasından Yaşar Kemal’in İnce Memed kitabını çıkardı. Sayfalar arasında gezinirken şu cümleye rastladı: ‘Her çiçek, toprağın sessiz türküsüdür. Rüzgarla eğilir, güneşle parlar, insanla konuşur.’ Bu cümle, sarı çirişin ruhunu görmesini sağladı. Çiçeğin parlak sarısı, bozkırın sert yüzeyine bir başkaldırıydı; yaşamın ve umudun çığlığıydı. Yaşar Kemal’in doğayı anlatması gibi Emel de sarı çirişi bir hikaye anlatıcısı olarak resmetmeye karar verdi. İnce bir fırça ve suluboyasını alarak çalışmaya koyuldu. Çiçeğin zarif sapları, rüzgarla eğilmiş kıvrımları ve taç yapraklarının parlak sarısı, resimde adeta canlanıyordu. Arka planda bozkırın kuru otları ve ufukta dalgalanan dağlar belirirken eser, yalnızca bir bitkinin güzelliğini değil onun hikayesini de anlatıyordu. Sarı çiriş, bozkırın zorlu koşullarına direnen bir kahraman gibi görünüyordu; Yaşar Kemal’in eserlerindeki güçlü ve dirençli karakterler gibi.

Çizimini tamamlayan Emel, derin bir nefes alarak eseri inceledi. Sarı çirişler artık yalnızca bir bitki değil toprağın türküsünü söyleyen birer sanat eseriydi. O gün, doğanın her detayında insan ruhuna dokunan hikayeler olduğunu fark etti. Emel, Yaşar Kemal’in kelimelerle yaptığı gibi çizgilerle bu hikayeleri anlatmaya kararlıydı. Sarı çiriş, Anadolu’nun sonsuz hikayesinin sessiz kahramanı olarak bir kez daha hayata tutunmuştu.”

Teşekkürler

Paylaştığı değerli bilgiler ve sunduğu destek için Uzman Biyolog Burçin Çıngay’a teşekkür ederim.

Floral decoration